5 Ekim Adıgey Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 24.Yıldönümü kutlu olsun 



Adıgey Cumhuriyetimizin kuruluşunun 24.yıldönümünü kutluyor, huzur, barış, sevgi ve refah içerisinde varlığını devam ettirmesini diliyoruz.Adıgey Cumhuriyeti 5 Ekim 1990 yılında özerk bölge statüsünden cumhuriyet statüsüne yükseltildi ve "Adıgey Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti" adını aldı. SSCB'nin dağılması ile Rusya Federasyonu'nun federal bir birimi olarak"Adıgey Cumhuriyeti"adıyla tekrar kuruldu. Bu nedenle Adıgey Cumhuriyeti'nde her yıl, 5 Ekim'de kuruluş yıldönümü törenlerle kutlanmaktadır.
                                                                                   




Adige devlet başkanı
Aslan Tkhakushinov


Yönetim Şekli: Cumhuriyet

 Resmi Dil: Adıgece, Rusça

Yüzölçümü: 7.600 kilometrekare

 Etnik Bileşim: adige, Rus,ermeni,ukraynalı,diğer


Coğrafi Konumu: Karadeniz’inkuzey doğusunda yer alır .güneyinde abhazya guney doğusunda karaçay kuzeyinde ise rusya vardır.



İklim: karasal.

 

Başlıca Kentler: maykop(başkent), Oktiyabrski, Tewuçuej, Krasnogvardeysk, Şogen, Koşhabl

                 

Ulaşım: kara, hava ve demiryolu




Siyasal Statü

•    Rusya Fedarasyonu üyesi Adıgey Cumhuriyeti'nde (AC),Adıge ve Rus dilli nüfusun siyasal temsil eşitliği ilkesine (paritet) dayanan yarı parlamenter bir sistem yürürlüktedir.Yasama organı olan AC Devlet Parlamentosu-Khase (Хасэ) iki kanatlı ve toplam 54 üyelidir:Khase,Maykop ve Adıgeysk kentsel alanları ile birlikte,9 rayonun (seçim çevresinin) her birinin üçer üye ile temsil edildiği ve daha çok Adıgece konuşan üyelerin seçildiği 27 üyeli bir (üst) kanat;rayonların nüfuslarına göre temsil edildiği ve daha çok Rusça konuşan üyelerden oluşan 27 üyeli ikinci bir kanattan oluşur (Alt kanat ya da temsiciler meclisi). Böylece çoğunluktaki Rus ve azınlıktaki Adıge nüfusun siyasal temsil eşitliği (paritet) korunur.

•    Adige Cumhuriyeti Devlet Başkanı 5 yıl görevde kalır,daha önce seçilmek için Adigece ile Rusça'yı,ikisini birlikte bilme koşulu aranırken,daha sonra,Adige Cumhuriyeti Anayasası'nda yapılan bir değişiklikle,sadece Rusça bilmek yeterli sayılmıştır.Ardından Rusya Fedarasyonu'nda yapılan başka bir yasal değişiklikle,RF Devlet Başkanına,bir prosedüre göre devlet başkanını atama yetkisi verilmiştir.Nitekim,daha önce Aslan Carım ve Hazret Sovmen seçimle iş başına gelmişlerdir.Ama 13 Ocak 2007 'de görev süresi sona eren Hazret Sovmen'in yerine,Aslançerıy Thak'uşın (Тхьак1ущынэ Аслъанчэрый;A.Thakuşinov,d.1947,Vılap köyü,Krasnogvardeysk rayonu,AC)RF Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından atanmış ve bu atama kararı 13.12.2006'da AC Devlet Parlamentosu-Khase tarafından da onanarak,13.01.2007 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiş ve böylece Maykop Devlet Teknoloji Üniversitesi rektörlüğünden gelen Prof.Dr.A.Thak'uşın, Adigey Cumhuriyeti 'nin atanmış Devlet Başkanı olarak göreve başlamıştır.

•    Bakanlar Kurulu, Parlamento (Khase) dışından Devlet Başkanı tarafından atanmakta ve görevden alınabilmektedir.Atamanın yürürlüğe girmesi için Khase onayı da zorunludur.Başbakan Vladimir Samojenkov başkanlığında yeni Bakanlar Kurulu oluşturulmuştur ('Adıge maq' gazetesi (internet),18.01.2007).
•    Yerel idari birimler ve belediye kuruluşları da Başkan'a ve Khase'ye,görev alanları dahilinde bağlıdır.Yargı,yüksek (Adalet Divanı) ve alt kademe mahkemelerden oluşur (bk.Adıgey Cumhuriyeti Yasaları,"AC Anayasası",Ankara,2000).
İdari yapı

•    Yasama organı "Adıge Devlet Parlamentosu-Khase" olup iki kanattan oluşur:ilk 27 üye,9 seçim çevresinin (rayon) her biri adına 3 üye olmak üzere seçilir ve Khase'nin üst kanadını (Senato) oluşturur.9 rayonun 7'sinde Adıge nüfus,daha yoğun olduğundan,çoğunlukla Adıge adaylar seçilir.Geri kalan 27 üye ise,her bir rayona 1 üye verilerek,kalan 18 üye de nüfus sayısına göre rayonlara bölüştürülerek seçilir.Rus nüfusun çoğunlukta olması nedeniyle,bu son 27 üyenin çoğunluğu Rus adaylardan seçilir,bu da Khase'nin alt kanadını (Temsilciler Meclisi),ikisi birlikte,tek bir organ olan Devlet Parlamentosu-Khase'yi oluşturur.Böylece Rusça ve Adıgece konuşanların siyasal temsil eşitliği (paritet) korunur.

•    Devlet Başkanı (Prezident),RF Devlet Başkanı tarafından 5 yıllığına atanır. Başbakan ve Bakanlar Parlamento dışından olmak üzere Devlet Başkanı tarafından atanır ve görevden alınabilir. Atamaların yürürlüğe girmesi için Khase (Parlamento) onayı da gereklidir.

•    Yargı,Adalet Divanı (Yüksek Mahkeme) ve alt kademe mahkemelerden oluşur.AC Başsavcılığı RF Başsavcılığına doğrudan bağlıdır.

•    AC'de Rusça ve Adıgece (K'emguy lehçesi) resmi dillerdir.

•    AC, 2 kentsel alan ve 7 rayona,rayonlar da okrug (bucak) denilen daha alt yönetim birimlerine ayrılır.Tüm bu birimlerin seçimle oluşan yerel meclisleri,seçilen ya da atanan yöneticileri bulunur (Ayrıca bk.Adıgey Cumhuriyeti Yasaları,"AC Anayasası" bölümü,Ankara,2000).





Ekonomi

•    Dağlık güney bölümü dışında toprağın tamamına yakını tarıma elverişlidir,AC'nin verimli tarım toprağı ve zengin ormanları (% 40) vardır,sulama yapılır,mısır,buğday,ayçiçeği,şeker pancarı,çay,tütün yetiştirilir,Kuban Irmağı boyunda pazara yönelik sebze,ayrıca gül üretimi önemlidir.Zengin petrol ve doğal gaz yatakları vardır.Sanayi Maykop merkezinde yoğunlaşmıştır:tarıma dayalı sanayi,kereste,mobilya,parfümeri,Giaginsk'te bir şeker fabrikası,vb.bulunur.
Maykop'ta yıllık yağış miktarı 690 mm kadardır.Yıllık sıcaklık ortalaması Ocak ayı -2 derece,Temmuz ayı +22 derece,Nisan ayı +10 ve +11 derece,Ekim ayı değerleri de +17 ve +25 derece arasıdır.Maykop kenti ve çevresi kaplıcalar ve termal tesisler yönünden zengindir,özellikle hasta ve emeklilerin rağbet ettiği bir dinlenme ve tedavi merkezi konumundadır.

•    Güney bölgesi (Maykop rayonu) atlı gezinti,dağ yürüyüşleri,kampçılık, dağ ve su sporları yapılan bir turizm alanıdır.Bu bölümde tarih öncesine ait dolmenler,Kamennomostski'de M.Ö.III.binyılına ait Maykop "Meşoko" kültürü kalıntıları,Hamışki köyü yakınlarında "Yabanöküzü Üretme Parkı", Guzerıpl köyü yakınında "Kafkas Doğa Koruma Alanı Müzesi" vardır.Kuzeydeki Krasnogvardeysk'te de M.Ö.III.binyılından kalma Adıge kenti kalıntıları bulunmaktadır.
Güney bölümündeki başlıca dağlar Çuguş (Ç'ığuş;Ч1ыгъушъ-Kuru Toprak,3.238 m),Fişt (Fışte),Oşten,Pseaşho ve Şepsı doruklarıdır. Güneybatıdaki Avtle (Аулъэ) ve Huko (Хыкъо) dağları arasındaki Huko Gölü ve Legonaka (Лэгъонакъэ;Rusça:Lago-Naki) yaylaları gezilip görülen yerlerdendir (Özdemir Özbay,"Dünden Bugüne Kuzey Kafkasya",Ankara,1999,s.119-122).

•    1990'larda tarım ürünleri gelirinin, reel olarak da düşmesi ve devlet sübvansiyonlarının kesilmesi sonucu,sanayide bir durgunluk,bazı fabrikaların kapanması ve işsizlik süreci yaşanmış, 1989-2003 yılları arasında 123.900 kişi iş aramak üzere Adigey dışına göç etmiş, devletçe yeni yapılan ve boşalan devlet konutlarına yerleştirilmek biçiminde desteklenen,çoğu emekli ve Adıge kökenli olmayan 155.400 kişi getirilerek,en çok Maykop kenti ve Tahtamukay rayonu olmak üzere bölgeye yerleştirilmiş,böylece AC'de büyük bir Rus nüfus çöküşü ya da Adıge nüfusunun AC'nin geleceğini belirleyici bir orana ulaşması önlenmiştir (Ayrıca bk.Nart dergisi,sayı 36,Ankara,2003,s.86).






Eğitim

•    Adıge yazısı,1927'den önce Arap, 1927 - 1937 arası Latin harflerini kullanmış,1937'den bu yana da Kiril (Rus) alfabesini kullanmaktadır (AnaBritannica,Çerkesler).

•    Maykop'ta bir müze,4 tiyatro,Adıge dilinde bir edebiyat dergisi (Zeqoşnığ,üç ayda bir) ve bir resmi gazete (Adıge maq,haftada 6 gün),RF merkezine bağlı radyo ve tv yayını vardır,ama Adıgece radyo-tv yayınları 2003'ten beri susmuş durumdadır.Diasporanın internetten Adıgece radyo ve tv yayınlarıysa sürmektedir (İsrail Kfar-Kama'dan 24 saat yayın yapan "Nafna" internet radyosu,vd).

•    Başkent Maykop'taki çeşitli kültürel kurum ve kuruluşlar arasında Adıge Devlet Üniversitesi ile Maykop Devlet Teknoloji Üniversitesi RF'de aranan eğitim kurumları arasındadır.Özellikle ilk üniversitenin Adıgey'in dışında,Şapsığ nüfusun (tahminen 12 bin) yoğun olduğu Soçi'nin Lazarevsk beldesinde 6 fakültesi, Novorossiysk'de üç, Azak Denizi kıyısındaki Yeysk kentinde de 1 fakültesi açılmış bulunuyordu.Ayrıca Maykop'taki Adıge Bilimsel Araştırma Enstitüsü de Adıge dili,edebiyatı,tarihi,folkloru,etnografyası,ekonomisi ve arkeolojisi konularındaki çalışmalarıyla tanınmaktadır.Cumhuriyette 8 devlet ve 23 de yerel müze bulunmaktadır.

•    AC'de,birkaç evlik olan çiftliklerde (khutor;mezra) okul yoktur,bazı küçük köylerde de 1-4 sınıflardan oluşan ilkokullar vardır.Bu nedenle taşımalı eğitim sistemi de uygulanmaktadır.

•    Resmi dil olmasına karşın Adıgece,Adıgeler arasında gündelik bir konuşma dili,kısıtlı bir eğitim ve yayın dili olmaktan öteye kullanılamamaktadır.Resmi yazışmalar ise Rusça yapılmaktadır.


Eski eğitim uygulaması:

•    Adige Cumhuriyeti'nde eğitim dilleri,birer seçimlik dil olarak Rusça ve Adıgecedir.2006 yılına değin Adıge dili,sadece Adıgece konuşulan yerlerdeki ilkokullarda (1-4 sınıflarda),bir iki derste uygulanan bir eğitim dili idi;bu okullarda,matematik dersi de dahil,derslerin çoğu,yine Rusça olarak okutuluyordu.Bu durumda Adıgece,ilkokulların sadece bir bölümünde bir eğitim diliydi.Adıgece konuşulmayan yerlerdeki ilkokullarda ve bütün ortaokullarda eğitim dili ise, Rusça idi.Adıgece,tamamı Rusça eğitim veren ortaokullarda (5-9.sınıflarda),istek olması durumunda,seçmeli bir ders olarak da okutulabiliyordu (Haftada toplam 2-3 ders saati).10-11.sınıflardan oluşan liselerin eğitim dili de Rusçaydı.Sonuç olarak, çok sınırlı bir düzey ve çerçevede uygulanan Adıgece eğitim,giderek kan kaybedip cılızlaşıyor, köyden kente göçler vb oluşumlar nedeniyle de,bitiş çizgisine doğru hızla ilerliyordu (Ayrıca bk.Kuzey Kafkasya KD,sayı 87-88,s.4).


Yeni eğitim uygulaması ve tepkiler:

•    2006 yılı başlarında çıkarılan yeni bir "Eğitim yasası" ile Adıgecenin kullanım alanı,Rusça okutulan bütün okulları da kapsayacak bir biçimde,yine,haftada 2-3 ders saati ile sınırlı olmak üzere,genişletilmiştir.Ama,bazı çevreler,bulundukları yerin (AC'nin) iki resmi dilinden biri olan Adıgecenin yaygın bir eğitim dili yapılmasına karşı çıkmış ve aşırı bir tepki göstermişlerdi.

•    2006'da çıkarılan bu "Eğitim yasası","Adıge maq" (Адыгэ мaкъ;internet) gazetesinin 29 Kasım 2006 tarihli bir haberine göre,28.11.2006'da,Adıgey Devlet Parlamentosu-"Khase"de,bazı AC milletvekilleri tarafından verilen bir değişiklik önergesi üzerine yeniden görüşülmüş;bazı milletvekilleri,Adıgecenin Rus dilli öğrencilere de dayatıldığını,bu öğrencilerin Rusça ders saatlerinin azaltıldığını,uygulamanın RF Anayasasına "aykırı" olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini savunmuşlardı,ama sözkonusu değişiklik önergesi oylama sonucu reddedilmişti.


Eğitim yasasına "yargısal" müdahale:

•    2006-2007 eğitim ve öğretim yılının ilk döneminde uygulanmış olan sözkonusu "Eğitim yasası", Rusya Federasyon'u Başsavcılığına bağlı bir alt şube olan AC Başsavcılığının talebi üzerine AC Adalet Divanı (Yüksek Mahkeme) tarafından,"Adıgecenin,bu dili seçmeyen öğrenciler için de zorunlu bir dil yapıldığı,bunun RF Anayasasına ve İnsan haklarına aykırı olduğu" gerekçesiyle iptal edilmiştir.Yüksek Mahkeme,iki resmi dilden birinin (Rusçanın),bütün öğrencilere okutulmasını normal karşılarken,öteki resmi dilin (Adıgecenin),kısmen de olsa,Rusçaya benzer bir yasal statüye kavuşturulmasını,"RF Anayasasına ve İnsan haklarına aykırı" bulmuştur.

•    RF'deki düzenlemelere göre,bir öğrenci,eğitim dili olarak Rusçayı ya da o yerde bulunan eğitim dillerinden birini (AC'de Adıgeceyi) seçme hakkına sahiptir.Ama,genel düzenleme,Rusçayı bir eğitim dili olarak seçenin başka bir eğitim dilini öğrenmekten kaçınabilmesi;Rusça dışındaki bir eğitim dilini seçenin ise,Rusçayı öğrenmekten kaçınamaması biçiminde oluşturulmuştur.Rusça eğitimi en üst düzeyde ve geniş kapsamlı tutmayı;Adıgeceyi ise,bir eğitim dili olarak,ilkokulların bir bölümüyle,orta öğretimde de isteğe kalmış bir seçmeli ders dili olarak sınırlamayı hükme bağlayan yargının sözkonusu iptal kararı,henüz temyiz aşamasındadır.Bu arada,iptalin onanması durumunda,AC'de resmi bir dil olan Adıgecenin,yeniden kapsamlı bir eğitim dili olması için yeni bir yasanın çıkarılması çalışmalarının başlatıldığı da söylenmektedir (bk."Kafkas Dernekleri Federasyonu" duyurusu,3 Şubat 2007,internet;"Nartajans.net","Adıgey'deki Gelişmelerle İlgili
Açıklama",5 Şubat 2007).

•    Öte yandan,Diaspora'da,AC içindeki bazı kuruluş ve kurumların Krasnodar'a taşınması ve AC'nin içinin boşaltılması çalışmalarının başlatıldığı biçiminde kaygılar da vardır (bk.Kafkasya.Net,"Adigey'e gümrük darbesi", 14.01.2007;KavkazCenter.com,"Adıgey tecrit ediliyor",6 Şubat 2007).

•    Yine başka bir kaygı konusu da,Ocak 2007 sonlarından beri AC resmi internet sitesinin uzun bir süre sustuktan sonra, 1 Mart 2007'de,Adıgecesi olmadan ve sırf Rusça olarak yeniden yayına başlamış ve resmi Adıge maq (Адыгэ макъ) gazetesinin internet verilerinin de,bir süre için zayıflamış,ancak,10 Mart 2007'den başlayarak bir düzelme işareti gösterebilmiş olmasıdır.





Kültür Sanat


Adıge topluluları:

•    Adıge topluluklarından kıyıdakiler (Natuhay veya Natuhac,Şapsığ,Hak'uç ve küçük bir bölümü veya birkaç köyü eskiden şimdi ölü olan "Vubıh" veya "Ubıh" dili konuşan,ama geneli Şapsığ-Hak'uç lehçesinde Adıgece konuşan "Vubıhlar",yine Abaza ve Adıge lehçelerinde konuşan,yani çift dilli kıyıdaki Abaza toplulukları,vb) ve içerideki Abadzeh topluluğu,arkaik sayılabilecek bir demokratik yapıya sahiptiler.Doğudaki daha az nüfuslu topluluklar da yarı feodal ilişkiler içindeydiler(Bjeduğ,Hatukay,K'emguy,Besleney,Mahoş,Yegerukay,Mamhığ,Kuban Kabartayları, doğudaki yüksek vadilerde barınan Abaza toplulukları,vb).İlk örnekte yönetim yöresel ve "Khase" denilen halk meclislerinin,ikinci örnekteyse,"pşı" (bey,Rusça:kinyaz) adı verilen köy derebeylerinin elindeydi.Derebeylerinin geniş arazileri,büyük hayvan sürüleri ve köleleri vardı,ayrıca kendi köylülerine de hükmediyor ve onlardan vergi alıyorlardı ("Jineps" gazetesi,Eylül 2006 eki).Demokratik topluluklarda vergi yoktu,gönüllü katkı ve dayanışma vardı.




Adıge folkloru ve Nart Destanı:

•    Adıgeler arasında kökü çok eskilere,Milat öncesine dayanan destan ve söylenceler vardı, kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze getirilen ve önemli bir bölümü kaydedilen bu söylentiler içinde "Nartlar" destanı en geniş yeri tutmaktadır (Son baskısı 8 cilt).Destanın ana kişileri bilge kadın Setenay-guaşe ile onun taş içinden doğan oğlu Savsırıko ya da Sosrıko'dur.
Kıvılcımlar saçan ateşten bir oğlan biçiminde doğan,Ateş Tanrısı da olan Demirci Lepş tarafından dizlerinden maşa ile tutulup suya daldırılan Setenay-guaşe oğlu Savsırıko'nun,maşayla tutulduğu için suya değmeyen ve bu nedenle yumuşak kalan dizleri dışındaki çelikleşmiş vücuduna silah işlemiyordu;ama yine de,gerektikçe hileye başvuran,doğaüstü yeteneklerini kullanan ve insanlara ateşi getiren bir kahramandır.Savsırıko'nun atı Thojıy de (Тхъожъый),Kerç Boğazında (Destandaki adı:Khı T'uale/Хы Т1уалэ),deniz dibinde yaşayan bir aygırdan doğmadır,önsezili ve akıllıdır,sahibi ile konuşur ve onu korur.
Savsırıko'nun kuzeni Nart Peterez,Tanrılara kafa tutabilen,kendisine silah işlemeyen,hiçbir şeyden korkmayan ve Nart Khasesi (Meclis) Başkanı "Nesren-Jak'e"yi,Tanrılık iddiasındaki Pak'o tarafından zincirlendiği Oşhamafe (Elbrus) tepesinden kurtarıp özgürlüğüne kavuşturan bir yiğit,diğer kuzeni Şebatınıko ise "Yeme içme,düğün-dernek ve kız peşinde dolanıp durmayan" salt bir kahramanlık örneğidir.Dirseklerinden ışık saçılan Nart gelini Adıyıf da,karanlıkta Nartların yolunu aydınlatmaktadır,vb (bk.Нартхэр адыгэ эпос,Хьэдэгъэл1э Аскэр,"Нартхэр" bölümü,cilt I,s.9-70,Мыекъуапэ,1968;Asker Hadeğatle,"Çerkes Nart Öyküleri, Hedefini Kendi Bulan Nart Tlepş'in Oku",çeviren Murat Papşu,Ankara,2005;Kafkasya Kül.Der.,sayı 39-42,s.108-121,Ankara,1973).
Bazı parçaları besteli şarkılar biçiminde söylenen Nart destanı dışında, "Aydemirkan" (Andemirkan) destanı ve "Hathı Oğlu Koç'as" (Hatkhım yıqo Qoçvas),vb şarkı ve anlatılar da ünlüdür.


•    Adıgelerin "Gegauk'o-Vısak'o kup" (Джэгуак1о-Усак1о куп/Halk Şarkıları ve Dansları Topluluğu) adı verilen gezici ve profesyonel sanatçı toplulukları vardı ("Kafkasya Kül.Der.",sayı 39-42,s.138,Ankara,1973). Bunlar "şık'epşıne" (шык1эпщынэ-kemane),"epepşıne" (saz),"kamil" ve "bjamıy" (kaval ve flüt) vb gibi halk enstrümanlarını kullanırlardı.
Bu çalgıcılar ve ozanlar, en önde,marşlar çalarak ve şarkılar söyleyerek savaşlara katılır,savaşçıları yüreklendirir,savaşta gördükleri her şeyi şarkılarında dile getirirlerdi.Bu şarkıcı gruplarının kalıntıları, Türkiye'de 1950'li yıllara değin varlıklarını sürdürmüşlerdir.






Modern Edebiyat:


•    Günümüz Adıge edebiyatı,K'emguy lehçesi esas alınarak yazılmakta ve geliştirilmektedir.
Tsığo Tevçoj (1855-1940),Tembot K'eraş (1902-88),İbrahim Tsey (1890-1936),Hazret Aşın,Nartolog Asker Hadeğal (d.1922),şair ve roman yazarı İshak Meşbaş (d.1931) ve bilge kişi Abu Şhalaho tanınmış Adıge yazarlarındandır.
Ts.Tevçoj'un "Pşı-verk zav" (Derebeyi Savaşı) adlı şiirsel destanı;konusunu Adıge folklorundan alan İ.Tsey'in 4 perdelik dramı "Koç'as" (Къок1ас); T.K'eraş'ın "Nasıpım yığogu" (Mutluluk Yolu) adlı ve Adıgelerin,özellikle Lenin ve Stalin dönemlerindeki yenileşme ve kolhozlaşma sürecinde ortaya koydukları direnişleri sergileyen romanı ünlüdür.
Bu yazarların bazı yapıtları Türkçeye çevrilmiştir.




Sınıfsal farklılıklar:

•    Demokratik Adıge toplulukları arasında tek evlilik,kadına saygı,erkek ve kızların görüşebilmeleri,birlikte şarkı ve dans icra etmeleri, kadınların da tarla çalışmalarına katılabilmeleri,geçerli kurallardandı.Bu kuralların dışına çıkmaya Khabze (Yasa ve Gelenek) izin vermezdi.
Yarı feodal topluluklarda ise,köleler (pşıtl-пшыл1) dışında,kadınlar ve soylu erkekler tarla işlerinde çalışmazdı ve çalışmaları aşağılanma olarak algılanırdı, derebeylerinin (пщы-оркъ) ve zengin köylülerin birden çok eşi ve odalıkları (çeşditl;жэшдилъ) olabilirdi,soylu atlara soylu olanlar binebilirdi,
Ayrıca,Abadzeh ve Vubıhlar da dahil,insan (esir ve köle) ticareti de vardı.






Adıge müziği:

•    Adıge müziği çok sesli olup,toplantılarda korolar eşliğinde söylenirdi.Ozanlara "vısak'o" (усак1о), şarkıcılara "veredao" (oрэда1о),oyuncu ya da dansçılara "geguak'o" (джэгуак1о),her türlü danslı eğlentiye "gegu" (джэгу),oyunları yöneten kişilere "hatiyak'o" (хьатияк1о) ya da geguak'o,şarkılara vokal eşlik etmeye de "jıv" (жъыу) denirdi.

•    Erkek çocuklar,eğitilmek üzere başka ailelere verilebilirdi,bu da "p'ur" (п1ур),yani "atalık" geleneğini oluştururdu.Eğlence (gegu) ve savaş sporları gündelik yaşamın bir parçası konumundaydı (Ayrıca bk."Kafkaya KD",sayı 39-42,s.57-64,Ankara,1973) .





Nüfus


    1926    1939    1959    1970    1979    1989    2002
Adige
50,821 (44.8%)    55,048 (22.8%)    65,908 (23.2%)    81,478 (21.1%)    86,388 (21.4%)    95,439 (22.1%)    108,115 (24.2%)

Rus
29,102 (25.6%)    171,960 (71.1%)    200,492 (70.4%)    276,537 (71.7%)    285,626 (70.6%)    293,640 (68.0%)    288,280 (64.5%)

Ermeni
738 (0.7%)    2,348 (1.0%)    3,013 (1.1%)    5,217 (1.4%)    6,359 (1.6%)    10,460 (2.4%)    15,268 (3.4%)

Ukraynalı
26,405 (23.3%)    6,130 (2.5%)    7,988 (2.8%)    11,214 (2.9%)    12,078 (3.0%)    13,755 (3.2%)    9,091 (2.0%)
Diğer    6,415 (5.7%)    6,313 (2.6%)    7,289 (2.6%)    11,198 (2.9%)    13,939 (3.4%)    18,752 (4.3%)    26,355 (5.9%)


Rus nüfusu,Adıge nüfusunun 2.6 katından fazla görünüyorsa da, aslında bu sayının yarıya yakını, 1990'larda nüfus düşüşünü durdurmak için bölgeye yerleştirilmiş ve yarısı kadarı emekli olan bir nüfustur ve Rus sayısı giderek düşmektedir:1989'da 293.640 (% 68) olan Rus nüfus 2002'de 288.280'e (% 64.5'e) düşmüş,Adıge nüfusu ise 95.439 (% 22.1)'dan 108.115'e (% 24.2)yükselmiştir.


•    Adıge yerleşmeleri kuzeybatıdan başlayıp güneydoğuya doğru bir yay gibi uzanmak üzere,Orta Kuban ve Orta Laba ırmaklarının sol kıyılarında öbek öbek dağılmışlardır.
40'ın üzerinde bir Adıge yerleşimi (köy ve belde) vardır.
Ayrıca Adıge nüfuslu Adıgeysk kenti (12.2 bin) ve kentsel alanı (82.5 km.kare) dışında, Adıgeler başkent Maykop (2006'da 156.800) ile Krasnodar kenti yakınındaki Yablonovski (2006'da 25.063) ve Enem (17.654) beldelerinde de yoğundurlar.Bir de Maykop kentsel alanı (53.6 km.kare) içinde Sırbistan'ın Kosova bölgesinden getirilen Adıgeler için,1999'da kurulan "Mafehable" köyü vardır.

•    Giaginski ve Maykopski rayonlarında Adıge yerleşim birimi yoktur,Adıgeler buralarda dağınık ve azınlıktadırlar.1989'a değin köylü karakterini (% 78) korumuş olan Adıgeler,artık kentlere göç yoluyla yerleşmeye başlamışlardır.Çoğunluğu kentli olan Rusların daha çok bölge dışına göç ettikleri,RF içlerine dağılmış olan Adıgelerin bir bölümünün de AC'ne döndükleri görülmektedir.Adıgeler içinde anadilini bilmeyenlerin sayısı azdır.Ama geçmişin olumsuz politikaları nedeniyle,Adıgelerin önemli bir bölümü halen anadilinde okuma yazma bilmemekte,Rusçadan yararlanmaktadır.

                                                        Megrelce'nin konuşulduğu yerler.



                                                                  MEGRELCE



Megrelce


Telaffuz                Margaluri nina

Bölge                Megrelya

Etnik köken        Megreller

Konuşan sayısı 500,000  (1989)

Dil aileleri
İber-Kafkas dilleri
Güney Kafkas dilleri
Zan dili

Megrelce
Yazı sistemi Gürcü alfabesi

Resmi durumu

Resmi dil        Gürcistan

Megrelce (Megrelce: მარგალური ნინა / Margaluri nina ; Abhazca: Агыршәа / Agırşwa), Güney Kafkas dillerinden biridir. Gürcistan'ın güneybatısındaki antik Kolhis halkıyla ilişkili olduğu sanılan yaklaşık 500.000 Megrel tarafından konuşulur. Megrelce, Güney Kafkas dil ailesinden Lazca ile akrabadır.




Dağılım

Megrelce konuşan nüfusun büyük çoğunluğu, Gürcistan’ın Samegrelo bölgesinde yaşar. Küçük bir grup da Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgesi Abhazya’da bulunur. Abhazya’da Megrelce konuşan nüfusun çoğunluğu göç ettirilmiştir.

Megrelce, yaygın olarak Gürcü alfabesiyle yazılır; ama bu dil aslında yazılı bir dil değildir ve belli bir yazı standardı da oluşmamıştır. Megrelce konuşan nüfus ikidillidir ve asıl dilleri dışında Gürcüce konuşurlar. Gürcüce aynı zamanda Megrelce konuşan nüfusun yazı ve eğitimi dilidir.



Tarih

Megrelce, Güney Kafkas dillerinden biridir. En yakın akrabası Lazcadır ve bu iki dilin yaklaşık 500 yıl önce ayrılmaya başladığı kabul edilir. Aynı dili konuşan nüfusun kuzeyinde kalanlar Megrelce ve Osmanlılar'ın fethettiği bölgede kalanlar Lazca konuşan halk olarak ikiye ayrıldılar. Bu iki dil Gürcüceye yakın olmakla birlikte Gürcüceyle ayrışmanın İÖ 1. bin yılda başladığı kabul edilir. Güney Kafkas dillerinden olan Svanca ise akrabası olan bu dillere daha az benzer ve diğer dillerden İÖ 2. bin yılda ayrıştığı sanılır.

Bazı dilbilimciler, Megrel ve Laz dillerinin Zancanın birer diyalekti olduğunu ileri sürer. Zan dilinin yakın çağlarda Megrel ve Laz dillerine ayrıldığını ve günümüzde Zanca’nın ayrıca konuşulan bir dil olmadığına dikkat çekerler.

En eski yazılı Megrelce metinler 19. yüzyıla tarihlenir. Bu metinler daha çok etnografya içeriklidir. İlk Megrelce dilbilimsel çalışmalar da 19. yüzyılın sonlarında yapıldı. 1930-1938 arasında Kazahişi Gazeti, Komuna, Samargaloş Çai, Narazeniş Çai ve Samargaloş Tutumi gibi gazete ve dergiler yayımlandı.



Diyalektleri

Megrelce’nin başlıca diyalektleri ve alt diyalektleri şunlardır:

Zugdidi-Samurzakano veya Kuzeybatı diyalekti.
Cvari
Senaki veya Güneydoğu diyalekti.
Martvili-Bandza
Abaşa


Karşılaştırma


Türkçe                Lazca Megrelce
Haber                  Ambai Ambe
Yeni                    Ağani         Axali
İhtiyar                 Badi         Badidi
Süt                       Mja           Bja
Dut                      Mjoli          Bjoli
Erkek Kardeş      Cuma          Cima
Pazar                     Mjaçxa Jaşxa
Tavuk                   Kotume Kotomi
Geldik               Komoptit Kumoprtit
Saymak               Ǩoroʒxu Ǩoroʒxua
Aile                     Ocaği          Ocaxi
Sekiz                     Ovro           Ruo
Megrelya            Margalona Samargalo
Doğru                    Mtini           Tini
Güvercin              Ťoroci         Ťoronci
Kalpsiz                 Ugure          Ugure
Önce                    Ǯoxle Ǯoxole







                                          Сэлам Алэйкум Фи Махуэ ФIыуэ
                                          ШъУиМафэ ШIу
                                          İyi Günler


                           Фыкъэблагъэ (Hoşgeldiniz)
                      Her zaman  görebilsek böyle tabelalar , levhalar .


Her yer mahvoldu insanlık öldü insanlar ölüyor !!!

Başka bir yürek acısı var mıdır insanın ölümü kadar bir insanın ölümü bütün insanlığın ölümü değil mi artık neden bu kadar acı ölümler var insanlar neden birer birer  ölüyor neden bir bayram sevinci yeni alınan bir kıyafetin heyacanı sevinci yok duygularımızda artık neden hep ölüm haberleri var ama artık soru değil çözüm lazım bu insanları getiremeyiz  ama daha çok acı yaşamayalım lütfen .

Terörü lanetliyoruz ...



Израиль • Черкесские селения • Названия улиц (İsrail Çerkes Köyü Sokak İsimleri)






Адыгэ Ныпым тет вагъохэм ягъэлъагъуэр.  (Adıge Bayrağındaki yıldızların anlamı)
Biz Büyük Bir Aileyiz 





1864 VE ÖNCESİNDEKİ DÖNEMDE SÜRÜLEN VEYA CEZALANDIRILAN ABAZA BOYLARI:




21 Mayıs 1864 büyük Çerkes sürgünü ile birlikte vatanlarını terk etmek zorunda kalan Abazaların, diğer kardeş halklar olan Adığe ve Ubıh boyları ile birlikte Osmanlı devletinin topraklarının farklı yerlerine yerleşmek zorunda kaldıklarını, Adığe ve Ubıh boyları ile birlikte aynı trajediyi yaşadıkları bilinmektedir.

Bu paralelde özellikle son aylarda sürekli olarak Çerkes sürgününden bahsedilmektedir. Çerkes sürgününden bahsetmek ve o eksende açıklamalar yapıp, yazılar yazmak toplumun kendi tarihine ve değerlerine sahip çıktığının önemli bir göstergedir.

Ubıhların tamamı, Adığelerin büyük bir kesimi ve Abazaların birçok kabilesi bu sürgünden nasibini almıştır. Abazalar özelinde Konuya açıklık getirmek adına gelelim bu boyları beraber inceleyelim…


1864 VE ÖNCESİNDEKİ DÖNEMDE SÜRÜLEN VEYA CEZALANDIRILAN ABAZA BOYLARI:


1- Sadz Kabilesi (Apsuva): Bzıp nehrinden Xosta nehrine kadar, Gagradan Soçiye kadar ve Soçipsta vadisine kadar yaşarlardı. Gürcüler kendilerine Ciget Abazaları derdi. Sadzlara Khaltsıs’da deniyor. Birçok yerde komşuları olan Ubıh ve Adığelerle yakın ilişkiler içerisindeydiler. Özellikle Ubıhlar'a yakın yerlerde yaşıyorlardı. 1810 yılında Rusya'nın kontrolüne geçen büyük Abhazya diye tabir edilen kral Çaçba hanedanlığının kontrolü ve merkezi idarenin sınırları dışında yaşayan Sadzlar da Feodal dönemim realitesini yansıtan Tsanba, Geçba ve Arıdba gibi ailelerin sözü geçiyordu. 1864 öncesi dönemde özellikle komşuları Ubıhlar ile birlikte Ruslara karşı ciddi mücadeleler vermişlerdir. Yaşadıkları yerlere tarihçiler küçük Abhazya diye adlandırırlar. Saydığım bu yerlerde yaşayan 30 civarı Sadz köyü 1864 sürgünü ile Osmanlıya gitmişlerdir. En çok olarak Sakarya Akyazı hattında ve Sakarya'nın merkezine yakın yerlerde 20'nin üzerinde köy kurmuşlardır. Bu köylerin tamamında yaşayan Sadzlar Güney batı Abazacası grubuna giren Sadz ağzı ile konuşurlar. Bugün bu köylerin birçoğunda Abazalaşmış Ubıh aileler mevcuttur.


2- Ahçıpsa Kabilesi (Apsuva): Mızımta ırmağının başlarında yaşıyorlardı. 19. yüzyıl Rus kaynaklarında Kbaada olarak geçen bugün adı Krasnaya Polyana olan yerin adı Abazaca Gubaa-dü! Soçi 2014 kış olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak bu topraklarda eskiden Ahçıpsa Abazaları yaşardı. Krasnaya Polyananın da dâhil olduğu bu yerler eskiden Ahçıpsalarındı. O dönem onlarca yerleşim ve köyden oluşan Ahçıpsalılar; Ahtsu, Çıjü, Zıxra, Ahıştır, Psaştxa, Laura, Bzırıpsı gibi yerlerde yaşıyorlardı. Büyük Abhazya merkezi idaresinin sınırları ve politikaları dışında hayat süren Ahçıpsaların feodal yönetici aileleri Barkan-yıpa, Adzagua, Müfid-yıpa, Kazlat-yıpa ve Çüzbi-yıpalardı. Komşu Ubıh ve Adığe kabileleri ile iyi ilişkiler içerisindeydiler. Adığeler, Ahçıpsa Abazları ve onların kontrolündeki köyler için büyük Modovey tabirini kullanırlardı. 1864 sürgünü ile Ahçıpsaların tamamı Osmanlıya sürgün edildi. Bugün Türkiye'de 20 civarı Ahçıpsa köyü Hendek ağırlıklı olmak üzere birazda Düzce Gölyaka'ya yakın yerlerde yaşamaktadırlar. Konuştukları ağız Abazacanın güney batı grubuna girmektedir. Ahçıpsa köylerinin içerisinde Abazalaşmış çok sayıda Ubıh sülalesi mevcuttur.


3- Pshu kabilesi (Apsuva): Bzıp nehrine üst taraflarda karışan Bevza nehri boyunca yaşıyorlardı. Yani bzıp nehrinin kuzeye doğru üst yataklarında bzıp vadisinde yaşıyorlardı. Özellikle Ahçıpsalılar ile yakın ilişkiler içersindeydiler. Adığeler Pshu de yaşayan Abaza köyleri için küçük Modevey tabirini kullanırlardı. Merkezi Çaçba krallığının dışında yaşayan Psulular. Mas- yıpa ailesinin kontrolündeydi. 30'un üzerinde Pshu köyü vardı o dönem burada. Birçok yazışmada kaçakların ve asi Abazaların saklanma yeri olarak geçer Pshu bölgesi. 1864 sürgünü ile büyük bir kısmı Osmanlıya sürgün edilmiştir. Yaklaşık 100 civarı aile bugünkü Karaçay Çerkes'e sürülmüş Aşkarıva olan Çegerey Abazaları içersine karışmıştır. Osmanlıya sürgün edilen Pshulular zamanla komşu kabilelerin içerisinde erimiştir. Psulular artık bir kabile olarak bilinmemekte olup bir sülale kavramına dönüşmüştür. Ahçıpsa kabilesi içerine karışmış iç içe yaşayan yüzlerce Pshu sülalesi bulunmaktadır.


4- Aibga (Aybga) kabilesi (Apsuva): Psov nehrinin yukarılarında yaşarlardı. Küçük Abhazya diye tabir edilen yerlerde Çaçba merkezi otoritesinin dışında Abağba sülalesinin kontrolünde yaşarlardı. O dönem 3 Aibga köyü bulunmaktaydı. Yaşadıkları yere Abazaca Mekilrıpş diniliyordu. Aibga kabilesi 1864 sürgün öncesi ciddi kayıplar vermiş, kalanlar sürgün ile Osmanlıya gelmiş fakat diğer kabileler içerisinde erimişlerdi. Bugün Aibga diye bilinen bir kabile kalmamıştır! Sürgün döneminde hayatta kalanların evlerini yaktıkları, atlarını öldürdükleri ve bu şekilde topraklarını terk ettikleri bilinmektedir.


5- Çüciaa Kabilesi (Apsuva): Matsesta nehri civarında hudapsı ve çevresinde Çüciaa'lar yaşardı. Çaçba otoritesinin sınırları dışında küçük Abhazya diye tabir edilen yerlerde bulunurlardı. 1864 sürgünü ile Osmanlıya gelmişlerdir. Türkiye'de Bileciğe bağlı 3 köyde hayatlarını sürdürmektedirler. Künçes, Hasandere ve Elmabahçe köyleri. Konuştukları Abazaca güneybatı grubuna giren Sadz ağzına yakındır!


6- T'am (Aşkaruva): Abhazya'nın bugünkü sınırları dışında, kuzeydoğudaki Kafkasyalılardan arındırılmış bölgede yer alan Ahmetovskaya ilçesi yakınlarında kurulu olan T'am Abazalarının tarihi köyleri savaş sürecinde tamamen boşaltılmış ve bireyleri deniz yoluyla Samsun'a gönderilmiştir. Bugün Samsun'daki Hurdaz köyü ile yakınlarındaki 2 Abaza köyünde yaşamaktadırlar.


7- Çegerey (Aşkaruva): Şahgirey olarak da bilinen Çegereyler bugün Karaçay- Çerkes'deki Aşkarıwa köyü olan Apsua’da yaşamaktadırlar. Sürgünde Osmanlıya gelen Çegereyler sayıca kalabalık olmayıp diğer Abaza boylarının içinde erimiş durumda olup sülale veya aile haline dönüşmüşlerdir. Çok az sayıda Sivas tarafında rastlanmaktadır. Kafkasya'daki Çegereyler içerisinde Pshu bölgesinden oraya gelen çok sayıda sülale vardır.


8- Kızılbek (Aşkaruva): Diasporada çok az bilinmekte olup Kafkasya'da da kalanlar diğer kabileler içerisinde erimiştir. Savaş döneminde asilikleri ve savaşçılıkları ile tanınmışlardır. Günümüzde sayısal olarak sülale boyutuna düşmüşlerdir.


9- Başılbiy (Aşkaruva): Rus-Kafkas savaşları sonrasında sayıca azalan Başılbiylerden bir bölümü Karaçay-Çerkes’da 1860’lardan sonra kurulan Abaza köyleri olan Kuıjdu, Kuıj Çkuın, Abaza Hable ve Apsua köylerine dağıtılmışlardır. Yine Başılbey ailelerden önemli, bir bölüm de Kabardey bölgelerindeki köylere dağılmışlardır


10- Low (Aşuva): Bugünkü Karaçay Çerkes topraklarında yer alan 3 adet köye ismini veren Abaza prens ailesi ve beraberinde yaşayan Abaza sülalelerin oluşturduğu nüfusun büyük kısmı Rus-Kafkas savaşı sürecinde 1859 ve sonrasında deniz yoluyla Şile’ye gelmiş, 0radan Sakarya, Eskişehir, Yozgat ve Kayseri yönünde hareket ederek çeşitli köyle kurmuşlardır. Türkiye'de 3 adet köyün Abazaca ismi Lowkıt. 1- Kayseri- Altıkesek. 2- Adana Tufanbeyli- Akpınar. 3- Yozgat- Sorgun- Osmaniye. Kafkasya'da Bugünkü Guım-Lowkıt köyü ile Kislavodsk şehri (eski adıyla Narzan) arasındaki bölgede yer alan 6- 7 Abaza köyü Ruslarla yapılan savaşlarda yer aldıkları gerekçesi ile cezalandırılıyorlar. Ruslarca tamamen boşaltılıp yok edilen bu köylerin nüfuslarının bir kısmı Kabardey topraklarına gitmek zorunda kalmışlardır. Kalanlar ise sonradan Guım lowkıt köyünde toplanıyorlar. Ayrıca Tram'lar bugün Guım-lokt'ın mahallesi konumundadır. Türkiye'de 2 adet köyün Abazaca adı Tramkıt. Biri Yozgat Çekerek'deki Mercimekkören köyü, diğeri Tokat Erbaa'ya bağlı Çerkes Fındıcık köyüdür.


11- Barakaylar ( Aşkaruva): Barakaylar 18. yüzyılın ilk yarısında Kuzey Kafkasya'da yerleşik duruma geçmişlerdir. Ancak Rus-Kafkas savaşları sürecinde bu boya ait Abazaların çoğunluğu 1861-1863 yılları arasında Sid-Yismeyl-Gebequa adlı 3 sülalenin yönetiminde Osmanlı topraklarına sürülmüşlerdir.





KAVRAM KARGAŞASINA SEBEP OLAN VE BİLİNMESİ GEREKEN DİP NOTLAR:
&… En üst doğru tanımlama ABAZA’dır. Eski kaynaklarda (Arap, Bizans, Roma, Rus) bakıldığında halka verilen ad ABAZA’dır. Abaza kendi içinde 3 kola ayrılır.


1- Apsuva, 2- Aşuva, 3- Aşkaruva


... Apsuva Kabileleri:

1- Sadz, 2- Çüçüa, 3- Ahçıpsa, 4- Aibga, 5- Pshu, 6- Bzıp, 7- Guma( Bu kabile hakkında araştırma devam ediyor), 8- Dal( Bu kabile hakkında araştırma devam ediyor ve Dal’lılar Tsabal kabilesi içinde erimiş durumdadır), 9-Tsabal, 10- Samırzagan.



... Aşuwa Kabileleri:

 1- Low, 2- Bibard, 3- Cantemır, 4- Keaça, 5- Qlıç, 6- Darıqua


... Aşkaruwa Kabileleri:

1- T'am, 2- Bağ, 3- Mısılbiy, 4- Kızılbek, 5- Başılbiy, 6- Barakay, 7- Çegerey


... Gürcüler Abazalar'a Aphazi derler. Buda zamanla Ruslar tarafından Abhaz olarak benimsendi.


... Adigeler;

Abazaları, sahil Adigeleri (Şapsığ, Abzeh, Çemguey) ''AZIĞA'' olarak adlandırırlar. Kabardeyler ise Abazaları ''ABAZE'' olarak adlandırırlar.


... AŞXARUVA;

Dağlık bölge insanı, halkı demektir. Üç köy ağırlıklı olmak üzere bugünkü Karaçay Çerkes sınırları içerisinde yaşarlar. Diasporaya buralardan gitmişlerdir.



... TAPANTA ;

Osetlerin Aşuva Abazalarına verdiği isimdir. Manası düzlük vadilerde yaşayanlar demek. Bugünkü Karaçay Çerkes sınırlarında yaşarlar. 2009 yılında 5 köyü kapsayan kendi milli rayonlarına kurmuşlardır. 1850’li yıllardan başlayarak Diasporaya bu topraklardan gitmişlerdir.



... APSUVA:

 Abhazya'da yaşanlar kendilerine Apsuva, Vatanlarına Apsnı derler.



... ABAZİN;

 Rusların Karaçay Çerkesk'te yaşayan Aşuva ve Aşxaruvalara verdiği ortak isimdir.(Rusçada milliyet adlarının sonuna eklenen bir takıyla “Abazin” olarak yerleşen bu kavram Çarlık döneminde ortaya çıkan ve Sovyetler Birliği'nin “milliyetler politikası”yla iyice yerleşen bu ayrım sonucunda “Abhazlar” ve “Abazinler” akraba fakat ayrı iki halk olarak kabul edildi. Yani Abhaz ve Abazin Abazaların iki grubuna Rusçada verilen adlardır. Abhazya'daki Abazalar “Abhaz”, Rusya'ya bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'nde yaşayan Abazalar “Abazin” olarak adlandırılır. Rusça aracılığıyla geçtiği Batı dillerinde de genellikle böyle kullanılır.



... ABHAZ

son zamanlarda ABAZA ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Oysaki Abhaz sadece Abhazya'da yaşayanlara verilen isimdir ve Kuzey Kafkasya'daki Abazaları kapsamaz.



… Bu yazıda 1864 ve öncesindeki süreçte vatanlarından ayrılan Abaza kabilelerinden (boylarından) bahsedilmektedir.1867 ve 1878 yıllarında toplu olarak iki büyük sürgün süreci daha yaşamak zorunda kalan diğer Abaza boyları (Bzıp, Guma, Abjuva, Tsabal, Dal)



Nart destanları (Adigece: Нартхымэ акъыбарыхэ; Karaçay-Balkarca: Нарт таурухла; Osetçe:Нарты кадджытæ; Narty kaddžytæ; Çeçence:Нарт Аьрштхой) , Kuzey Kafkasya halklarının sözlü geleneği içerisinde anlatılan ve büyük ölçüde derlenmiş olan yiğitlik destanı.


Destan en geniş biçimi ile Adigeler arasında bulunmaktadır. Ayrıca Abaza, Abhaz, Ubıh, Karaçay, Balkar, Oset, İnguş ve Svanların dillerinde söylenen Nart destanı parçaları (tekstler) vardır, bunların hepsi Adıge destanları ile birlikte büyük bir bütünlük oluşturur. Bütün bu destan söylentileri, özellikle şarkı ("орэд"/vered), türkü ("пщыналъ"/pşınatl), öykü (хъишъэ/hiş'e) gibi türlerde derlenmişlerdir. Bu destanların tümü aynı kategoriden sayılsalar da, anlatılar bir topluluktan diğerine farklılıklar da göstermektedirler. Örneğin aşk ve ihanet (entrika) ögeleri Kabartay ve Oset varyantlarında daha gelişmiş ve daha belirginleşmiştir.

Kafkasyada yaşayan halkların ortak kültür ürünleri olan Nart destanları, Karaçay-Balkar Türklerinin sözlü halk edebiyatında da önemli bir yer tutar. Ayrıca; Çerkes, Abhaz-Abaza, Oset, Çeçen-İnguş ve Kumuk Türklerinin halk kültüründe de yer alan Nart destanları, bunların her bir varyasyonu birbirlerine benzemekle birlikte kendisine özgü millî unsurları bünyesinde barındırdıkları ve aralarında bazı farklılıkların olduğu da bir gerçektir.

Nartlar, aynı adlı destanlarda bahsedilen bir halktır ve gerçekte bu ada sahip bir toplumun geçmişte yaşayıp yaşamadığı bilinmemektedir, fakat yaygın görüşe göre tek bir toplum olmayıp binlerce yıldır birlikte yaşayan ve değişik ırklardan gelen kavimlerin kaynaştığı bir Kafkas halkıdır. Daha doğrusu bugün de var olan bir halklar bütünüdür. Karaçay-Balkar (Alan ve Tavlu), Çeçen-İnguş (Nohçı ve Galgay), Oset (İron ve Digor), Abhaz, Adige, Avar ve başka pek çok küçük nüfuslu toplumlarının kültürel olarak kaynaşmasıyla ortaya çıkmıştır, ancak her biri kendi dillerini konuşur. Buna karşın ortak kültürel unsurların kime ait olduğu ve hangisinden geldiğini belirlemek bazen çok zor bazen de imkansızdır. Bu nedenle bir iki örnek vermekle yetinilecektir. Nart mitolojisinin içerisindeki Türk unsurları bulmaya çalışmak zordur. Bazı kavram, isim ve olaylar birebir Türk söylencelerini andırırken genellikle Kafkas dillerine benzer. Fakat tutarlı ve uyumlu bir örüntü içerisindedir.

Ufuk Tavkul'a göre de; Nart destanları Kafkas kökenli Adige ve Abhazların olduğu kadar, Türk kökenli Karaçay-Balkarların ve Hint-Avrupa kökenli Osetlerin de millî destanları arasındadır. Nartlara değişik bir karakter kazandıran Çeçen-İnguşlar ve Avar, Lezgi, Lak, Dargı, Kumuk gibi farklı etnik kökenlere sahip Dağıstan halkları için de Nart destanları onların ulusal kültürlerinin ve halk edebiyatlarının ayrılmaz bir parçasıdır.

Destanın konusu ve içeriği

Adıge Nartlarının destanları 7 cilt (ve basımı tamamlanamamış 8. cilt), 26 bölüm ve 700'den çok metin halinde derlenip 1968-1971 yılları arasında Maykop'ta yayınlanmıştır. Destan, değişik karakterdeki çok sayıda kadın ve erkek kahramanı, gök ve yer tanrılarını, yarı tanrıları, göğsü kılıçlı orman adamlarını (мэзыл1), hortlakları (хьадэджад) ve Ölüler Ülkesi (Хьадрыхэ) insanlarını, Yisp (Исп) denilen cüceleri, büyücü (уды, нэгъуч1ыцэ) ve kahinleri (усэрэжъ), devleri (иныжъ), perileri (тхьэ1офыд), ejderhaları (блaгъо, шэгьыблэ), define bekçilerini (1этэт) ve bunlar gibi birbirinden farklı mitik yaratıkları konu edinmektedir.

Nart destanı,çok eski dönemler insanının eğitimi, yaşama hazırlanması, model alınacak kişileri ve davranışları gösterme gibi öğretici görevleri yerine getiriyordu. Bu nedenle örnek alınacak kahramanları ve dünya görüşünü sunuyor, kaçınılması gereken davranışları ve kötü örnekleri de sergileyip dışlatıyordu.

Destanda ünlü bir Nart kahramanının nasıl doğduğu, yaşam serüveni ve nasıl öldüğü bir bir anlatılmaktadır. Nart kahramanları,genellikle gizleri ya da zayıf noktaları, büyücü ya da kahinlere danışılarak öğrenildikten sonra öldürülebilmektedirler. Örneğin Sosruko dizlerine silah işlediği öğrenildikten sonra, Peterez analığı Jokonan'ın (Жъокъо-нан) sabahleyin ilk bakışı ile denk düşecek bir okun varlığı öğrenildikten sonra öldürülebilmiştir.

Nart sözcüğünün anlamı


"Nart" (ya da Şapsığ söyleyişiyle "Nat") sözcüğü "Gözüpek, korkusuz kahraman" gibi anlamlar içermektedir ve bir görüşe göre Adigece kökenlidir. Ne (göz)+ Tı (verme) "Netı/Nat" gözünü veren, gözünü budaktan esirgemeyen, korkusuz kahraman demektir. Başka bir iddia ise, etimolojik olarak Nar(göz) + Ant (adige isminin en eski ve gerçek hali) kelimelerinin kısaltılmışıdır. Ant'ların gözü-gözdesi anlamına gelir.


Nart destanlarının MÖ 3. - MÖ 1. binyıl boyunca geliştiği, Bronz Çağı, özellikle Demir Çağı'nda biçimlendiği, o çağlara ve izleyen daha yakın dönemlere özgü izler de taşıdığı görülmektedir. Bütün bu gelişim süreci içinde anaerkil aileden ataaerkil aileye, sınıfsız toplumdan sınıfların belirdiği aşamalara geçiş durumları izlenebilmektedir.

Destan kahramanları


Setenay

Satanay veya (Setenay-guaşe, Сэтэнай-гуащэ); destan kahramanı bilge kadındır. Nartların akıl danıştığı bir anaerkil kadını tipidir. Onun kişiliğinde anaerkil düzenin özellikleri görülebilmektedir.


Diğer söyleyiş biçimleri:

Kabartayca: Сэтэней-гуащэ;
Ubıhça: Сэтэнай, Сэтэнай-Гуаща, Сэтэнэй;
Karaçayca: Сэтэнай-бийче;
Balkarca: Сатанай;
Abhazca: Сэтэни-гуаща;
Osetçe: Шъэтэна;
İnguşça: Сиэла-Сата, Сели-Сата.
"Setenay" Adigece "kılıç veren" (Сэ/Se "kılıç" + тэн/ten, тын/tın "veren") anlamına gelmektedir ("ay" aidiyet ekidir). Guaşe ("гуащэ") ise "kadın, hanım" anlamı taşır.


Sosruko

Sosruko veya Savsırıko (Саусырыкъо), Setenay-guaşe'nin taşın içinden doğmuş olan oğludur. topukları dışında vücuduna silah işlemez.

Diğer söyleyiş biçimleri:

Kabartayca: Sosrıko, Sovsırıko;
Abhazca: Sasrıqua;
Karaçayca: Sasrıko, Sosruko, Sosurqua, Sosurqa;
Osetçe: Ş'ojırıko (Шъожъырыкъо), Sozrıko, Sosırko,
İnguşça: Seska-Solsı, S'eksı Solsı (Cьексы Солсы);
Çeçence: S'eska-Solsa (Сьеска-Солса), So'ska (Соьска)
Sosruka; Adigece "Kızgın Oğlan" (Сао [Шъао]-сыр-ы-къо/Save [Ş'ave] - sır-yı-ko ve "Kılıçla Saldıran" (Сао[Сэуэ]/Save [Seve]) anlamlarına gelir.[5]



Şebatınıko

Şebatınıko (Шэбатынкъо) veya Badınıko; bir kahramanlık örneğidir. O, her davranışıyla örnek bir yiğittir. Savsırıko'nun kuzenidir (teyze oğludur).

Diğer söyleyiş biçimleri:

Kabartayca: Badınoko;
Ubıhça: Berdenıqua;
Karaçayca: Badinoko, Bödene;
Abhazca: Na-Şbatkva (На-Шбатква);
İnguşça: Batoko-Şertuko, Batoko-Şirtta;
Çeçence: Batkiy, Şirtqa, Batkiyiy, Şirtqa, Batoko-Şertuko.
Şebatınıko, Adigece "Щe (ok) + бэ (çok) + тын (veren) + къo (oğul) sözcüklerinin bileşimidir. "Çok ok veren" ya da "Ok atan kişi" gibi anlamlar içermektedir.[6].



Verzemeg

Verzemeg; akıllı ve ağır başlıdır. Bütün Nartlar onu örnek alırlar. Nart kahramanlarının lideri ve Satanay’ın kocasıdır.

Değişik söyleyiş biçimleri:

Adigece:Wuerzemec
Abhazca:Wuarzamag
Balkarca:Örüzmek
Osetçe:Wrıjmegü, Urızmag
“Örüzmek” adının “örüz” (ırmak, akarsu) + “mek, bek” (bey, prens) şeklinde iki ayrı kelimenin birleşmesinden oluştuğu düşünülmektedir, bu takdirde mana “ırmağın beyi, ırmağın sahibi” demek olur.



Peterez

Peterez; Nart destanlarında adı geçen bir kahraman ve destan kişisidir. Sabahleyin analığı Jokonan'ın (Жъокъо-нан) Peterez'e ilk bakışına denk düşecek bir ok dışında, kendisine silah işlemiyordu.

Değişik söyleyiş biçimleri:

Kabartayca: Бэтэрэз, Батраз;
Karaçayca: Батраз;
Abhazca: Патраз;
Osetçe: Батырадз;
Adigece: Пэтэрэз.
Peterez; Adigece "düzgün burunlu" anlamına gelir (pe=burun, terez=düzgün).



Nesren

Nesren veya Nesrenjake (Несрэн-жак1э); doğruluğu, adaleti ve dürüstlüğü simgeler. Nart Kurultayı'nın (Хасэ) Başkanıdır. "Nesren" sözcüğü, Adigece "En önce erişen", "Uzağı gören" gibi anlamlar içermektedir.

Nartlardan ateşi çalıp insanları ateşsiz ve karanlıkta bırakan, üstelik tanrılığa da kalkışan Pako'yu (Пак1о) kızdırdığından Kaf dağına, bir anlatıya göre de Elbüz tepesine zincirlenmiş, tıpkı Prometheus efsanesinde olduğu gibi, başına bir kartal dikilmiştir. Kartal geceleri Nesren'in göğsünü parçalayıp acı çektirir, ama gündüzleri ak bir güvercin gelip göğsünü gagası ile sıvazlar ve acısını dindirip, yarasını iyileştirir. Vücuduna silah işlemeyen Peterez, zorlu bir uğraştan sonra, attığı oklarla kartalı kalbinden vurur. Bunları gören Pakokaçar. Böylece Nesren kurtulur, Nartlar şölenler düzenleyip şarkılar söylerler, Peterez'i öven sözlerle bu büyük başarıyı kutlarlar.



Büyük ev


O dönemler kocadığına ve elden ayaktan düştüğüne, Nart Kurultayınca (Хасэ) karar verilen saygın yaşlılar, son ziyafetin verildiği Aleg'lerin 30 m boyunda ve her biri sekiz öküz tarafından çekilebilmiş çok sayıda iri sütunlar üzerinde yükselen Büyük evindeki Ölüm Kurultayı (Ук1 Хасэ) sırasında öldürülmektedirler. Aleglerin evi kadın erkek yaşlıların, adından bile ürktüğü bir evdir. Örneğin, yaşlı Verzemeg de, zehir içirilerek ya da içki kupasına gizlice konacak bir zehirli yılana sokturularak öldürüleceklerden biridir.



Yaşlılar dağı


O dönemler, sıradan kişiler ve kocamış kadın ve erkekler, kışın, özellikle de en soğuk günlerde Jığeyıbg (Жъыгъэибг) denilen Yaşlılar Dağında kızaklara bindirilip, üstten dik uçuruma doğru kaydırılmakta ya da yüksek yar ile Aşe Irmağı arasındaki kumsala bırakılarak ölüme terk edilmektedir. Uçurum boyunca, sürüler halinde aç kargalar uçuşmakta, gagalanacak yaşlıları beklemektedir. Gelenek acımasızdır ve ondan kaçınmak olanaksızdır. Ama Verzemeg, saygın ve ünlü bir Nart olduğundan, farklı, kendisine yaraşır bir eğlenti (джэгу) ve ağırlama sonunda, farkına bile vardırılmadan öldürülecektir.



Ölüm uykusu


Tha ya da Thaşho (Тхьашхо; en büyük Tanrı), Nartlara, elçi olarak küçük bir kuş gönderir, "Uzun ömürlü ve çoğalan, ama geride bir ün bırakmamış Nartlar olarak mı yaşamayı istersiniz, ya da kısa ömürlü, ama ünü büyük Nartlar olarak mı anılmayı seçersiniz?" diye sordurur. Nartlar Kurultayı toplamaya ve karar almaya gerek bile duymadan, hemen oracıkta yanıtlarını bildirirler: Hayvan gibi onursuzcasına çoğalarak yıllarca yaşamayı istemiyoruz: Ömrümüz kısa da olsa, ünümüz büyük olsun! derler.
Bunun üzerine Thaşho, Nartların beslenme kaynaklarını yenilememeye (üretmemeye) başlar. Nartlar çevreyi tarayarak ve elde kalmış olan son avlarını da tüketerek, sonunda Maykop kentinin güneyindeki Fışte Dağının (Rusça: Fişt) eteklerine tırmanmaya başlarlar. Ama açlıktan bitkin düşmüş olan Nartlar daha ileriye gidemezler. Yaşça da en küçükleri olan Şıvjıy’ı (Шыужъый), son kez toplu bir yemek yiyebilmek için, elde kalan tek anaç domuzu (къоныжъ) getirmesi için gönderirler. Şıvjıy, domuzu bir dere yatağında bulur, oku ile vurup atının üzerine koyar ve dönüş yoluna koyulur. Dönerken atıyla geçtiği yerler, domuzun ağırlığı nedeniyle, karda ilerleyen birinin açtığı yol gibi, oluk biçiminde açılır ve buralardan dağ suları dere olup akmaya başlarlar. Yolda, adını duyduğu, ama kendisini görmediği insan soyundan genç ve küçük cüsseli biri ile karşılaşır:
 "Sen Kırım taraflarında yeni türediği söylenen küçük insan soyundan biri olmalısın, kimsin, neyle geçiniyorsun, nerede ve kiminle yaşıyorsun?" diye sorar.
 "Adım Pakoko Tatarşav (Пак1окъо Тэтэршъау; Pako oğlu Tataroğlan)" der, "Sizin gibi avlanarak geçiniyorum, ileride bir kulübede annemle birlikte yaşıyorum, buyur" diye sözlerini tamamlar. Tatarşav, daha genç olduğundan Şıvjıy'ın solundan ve omuz boyu gerisinden yürüyormuş. Büyüğe saygıyı ifade eden ve şimdilere değin süren bu Adıge geleneğinin o dönemden kaldığı ve zamanla diğer insan topluluklarına da yayıldığı Adıgeler arasında anlatılır. Ayrıca Tatarşav'ı görenler Nart görmedim demesinler! (Тэтэршъао зилъэгъугъэм нарт слъэгъугъэп ерэмы1у!) özdeyişi de o karşılaşmadan kalmıştır, çünkü Nart görmüş son kişi olan Tatarşav, Nartlardan sonra, Nartlar gibi bir yiğit ve gerçekten Nart sayılan bir kahraman olmuştur. Yol ayrımına geldiklerinde,
Şıvjıy: Tatarşav, annene bir armağan göndermeden seni bırakamam, Nartlara yakışmaz bu, ama yoksul biriyim, değerli bir şeyim yok der, bir meşe ağacını eğer, tepesini sivriltip ucuna götürmekte olduğu domuzun bir budunu kesip takar,
"Al bunu, azar azar evine götürürsün, kurutursanız kış boyunca ikinize de yeter" der ve yoluna devam eder. Nartlar son yemeklerini yer, müzik ve şarkılar eşliğinde son danslarını da oynarlar, ardından topluca derin bir uykuya yatarlar. Onların Fışte Dağı eteklerinde, ama bilinmeyen bir yerde, hâlâ uyumakta oldukları yaşlılar arasında anlatılır.



Nart-Ortshoy destanı


Çeçen destanları, Nart-Ortshoy Destanı adını taşır ve farklıdır. Çeçen destanlarına göre, Nartlar başka bir bölgeden Ortshoy ülkesine gelen ve Ortshoylarla karşılaşan, ama her biri birer yiğit olan başka bir diyarın kahramanlarıdır. Ortshoylar, Ortshoy diyarını saldırganlardan ve devlerden korumaya çalışan yurtseverler ve yerel kahramanlardır. Dağıstan halkları arasında ise, erken İslamlaşma nedeniyle Nart anlatıları çok azalmıştır. Dağıstan halkları arasında Arap-İran çıkışlı İslami anlatılar ve destanlar daha yaygındır.



Mezguaşe (Мэзгуащэ - Orman'ın hanımı) : 

Nart mitolojisinde ormanların ve ormandaki hayvanların koruyucu tanrıçası. Beline kadar ağaç, üst kısmı altın-gümüş süslemeli güzel bir kadın olarak tasvir edilirdi. Kelt mitolojisinde de diğer adı Dryad olarak geçer.

Abhazya’da yabancılara daire satışı


Abhazya Devlet Başkanı Raul Hacimba, 11 Ağustos’ta hükümet yetkilileri, il ve ilçe başkanlarının katılımıyla yaptığı toplantıda “Yabancılara daire satışı kanunlar çiğnenerek yapılıyor. Devlet bu satışları takip edemiyor. Bu süreci yasallaştıralım” önerisinde bulundu.
Hacimba, Abhazya’da konut yetersizliği konusunda ciddi bir problem olduğunu, bununla birlikte savaş sonrası yıllarda olduğu gibi Abhazya vatandaşlarının Ruslara daire ve evlerini, hatta topraklarını sattığını, halbuki kanunlara göre toprak satışının yasal olmadığını ifade etti.
Hacimba, “İnsanlar kanunlara aykırı sözleşmeler yapıyor. Geçtiğimiz günlerde, düşük maaştan şikayet eden bir vatandaşla sohbet ettim. Bu kişinin akrabalarının üstüne kayıtlı gayrimenkulleri hiç de az değildi. Yabancılara konut ve toprak satışı tüm dünyada mevcut. Ama Abhazya’da bu konuda protesto yapanlar bile kanunları ezerek sıkça satışta bulunuyor” dedi.
Hacimba’a göre, ev ve toprak satışını yasallaştırmak, satışların devlet kontrolünde yapılmasını ve devlete bir miktar para ödenmesini mümkün kılacak.
Hacimba, yaptığı açıklamada, “Daire ve ev satışlarından alınacak devlet harcını, sırada bekleyenler için yapılacak yeni konutların inşası için kullanabiliriz” dedi.
Oçamçira bölge başkanı Hrips Copua ise, geri dönüşçülere verilen 580 daire ve evin, yerli vatandaşlara satıldığını açıkladı.
Polisin Çerkes Çocuklarına Sorular Sorması Aktivistleri Kızdırdı


Krasnodar bölgesinde yaşayan Çerkes köylüleri ulusal davalarına sahip çıktıkları için resmi makamlardan baskı görüyor. Okul çağındaki çocukların bile yetkililer tarafından taciz edilmesi Çerkes aktivistleri öfkelendirdi. 

Valery Dzutsev, 5 Ağustos 2015 

Krasnodar bölgesinde yaşayan Çerkes köylüleri ulusal davalarına sahip çıktıkları resmi makamlardan baskı görüyor. Okul çağındaki çocukların bile yetkililer tarafından taciz edilmesi Çerkes aktivistleri öfkelendirdi. 

Polisin çocuklara soru sormasına ilişkin ilk haber 28 Temmuz’da duyuldu. Krasnodar bölgesine bağlı Bolşoy Kiçmay köyünde polis ebeveynleri ve çocukları toplamış, Rus-Çerkes Savaşı’nın kurbanlarını anmak için düzenlenen 21 Mayıs törenine katılımlarıyla ilgili sorular sormuştu. 
Rus-Çerkes Savaşı’nın kurbanları için düzenlenen anma törenine katılan çocuklar (Kaynak:kavpolit.com)
Köy okulunun müdiresi Marzet Alieva’nın Kavkazsky Uzal sitesine verdiği bilgiye göre öğrencilerin son yirmi yıldır törenlere katılmasına rağmen yetkililer bunu ilk defa mesele yaptılar (Kavkazsky Uzel, 31 Temmuz).

Polis baskınının tatil dönemine denk gelmesine bakıldığında zamanlama da ilginçti. Polis çocuklara etkinliğe kendi istekleriyle mi yoksa ebeveynlerinin baskısıyla mı katıldıklarını ve tören hakkındaki hakkındaki düşüncelerini sordu. Soçi’de yaşayan Salih Koblev ve Şamsudin Neğuç’tan alınan bilgiye göre soruları soran polisler Çerkes kökenliydi(Caucasreview.com, 28 Temmuz). 

Çerkesler 19. yüzyıldaki Rusya istilasından önce bugünkü Krasnodar bölgesinde yoğun bir nüfusa sahiplerdi. Rus ordusunun 1864 yılında bugünkü Soçi kenti civarında Çerkes direnişçilere nihai darbeyi vurmasının ardından hayatta kalabilen Çerkes nüfus Osmanlı topraklarına sürgün edildi. Onlardan boşalan topraklara etnik Ruslar ve Kazaklar yerleştirildi. 

Rusya’nın hedefi Karadeniz’i imparatorluk gölü haline getirmekti. Çerkesler bu planın önünde durmanın bedelini sürgün edilerek ödediler. Bugün Çerkesler 5 milyon nüfuslu Krasnodar bölgesinde yüzde birin altındalar. Kuzeybatı Kafkasya güvenlik açısından – kuzeydoğu Kafkasya’nın tersine – sakin bir yer. Yani Çerkes çocuklarının polis tarafından taciz edilmesinin asayişle ilgisi yok.

Köy okulunun eski müdürü ve yerel Çerkes örgütünün başkan yardımcısı Aslan Gvashev’in Kavkazskaya Politika sitesine verdiği bilgiye göre polis topluluğu korkutmak istiyor. Gvashev “çocukların sorgulanmasından bir ay önce polis anma törenini düzenleyenlerle konuştu. Mesela bana neden anadilimde konuştuğumu, halklar arasında nefret kışkırtıp kışkırtmadığımı sordular” dedi. Gvashev’e göre yetkililer Çerkesler’i korkutmayı başaramayacak, bu davranışlar kızgınlığı artırmaktan başka bir şeye yaramayacak (Kavkazskaya Politika, 30 Temmuz). 

Polisin tutumu Krasnodar bölgesi gibi başka yerlerdeki Çerkes aktivistlerini de rahatsız etmiş durumda 
Nalçik’teki Kabardey Kongresi başkanı Aslan Beşto’nun Kavkazsky Uzel sitesine bildirdiğine göre aşırılıkla mücadele adı altında devletten para almak isteyen yetkililer huzuru kasten bozmaya çalışıyor. Beşto anma törenlerinin iptali için Çerkes önderlerle gizli görüşmeler yapıldığını belirtti ve şöyle devam etti: “Stavropol bölgesinin güneyindeki Kavminvody yöresinde Çerkes kanı dökenlerin anısına anıtlar dikiliyor. Bir yandan da tarihimizi unutmamız isteniyor”. 

Karaçay-Çerkes’den Muhammed Çerkesov Kavkazsky Uzel sitesine yaptığı açıklamada “Çerkesleri trajik tarihleri unutmaya zorlamanın ahlaki ve insani bir yanı olmadığını” dile getirdi. Çerkesov’a göre 2014 Kış Olimpiyatı’nın açılış töreninde Soçi bölgesinin yerli halkları arasına alınmamış olsalar da Çerkesler Rus devletine düşmanlık beslemiyor. “Rusya Fransa, İngiltere veya Almanya gibi tek-etnili değil, çok-uluslu bir ülke. Rusya fethettiği toprakları üzerinde yaşayan insanlarla birlikte ele geçirdi. Dolayısıyla bu halkların korunmasını gözeten bir politika izlemeli, yok edilmelerini değil” dedi(Kavkazsky Uzel, 31 Temmuz). 

“Toprakların üzerinde yaşayanlarla birlikte zor kullanılarak ele geçirilmesi” askeri fetih anlamına gelir Ama Rusya’nın resmi dilinde fethedilen halklar denklem dışında bırakılarak sadece “toprakların Rusya’ya dahil edilmesinden” söz ediliyor, böylece tarihi gerçekler çarpıtılıyor. 

Çerkesler’in tarihi gerçekleri dile getirme gibi ılımlı girişimleri bile Rusya hükümetinin sert tepkisiyle karşılaşıyor. Bu da sorunlara kalıcı çözümler bulunmasına katkı sağlamıyor. 

Ben Çerkeslerin bir eşikte köprüde olduğunu düşünüyorum ya birbirlerini köreltip yok olacaklar ya birlik olup yükselecekler .



Adıgey’e geri dönenlere hukuki yardım

Aslan-Thaşuginov

Adıgey cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamalara göre, Adıgey’e dönen Çerkeslere hukuki yardım yapılacak
Cumhurbaşkanlığı basın sözcüsü, yaptığı açıklamada, Adıgey cumhurbaşkanı Aslan Thakuşınov’un emriyle, geri dönenlere yardımcı olmak için Adıge cumhuriyeti Medya, Vatandaşlar ve Milletlerarası İlişkiler Komitesi’nin kurulacağını ve kurumda çalışacak uzmanların belirleneceğini söyledi.
Adıgey’e geri dönenlerin sayısı toplam 1600. Bunların çoğu Türkiye, Ürdün, İsrail ve eski Yugoslavya’dan geldiler. Ayrıca Suriye’den geri dönüş talebi yüksek olduğu için ve geri dönenler Rusya’da kanuni ve hukuki sorunlar ila karşılaştıkları için böyle bir hukuki hizmete ihtiyaç duyuldu. Adıgey cumhuriyeti başbakanlığa bağlı kurulacak geri dönüşçüler sosyal uyum ve hukuki yardım servis bürosu ana vatana geri dönen Adıgelere hizmet edecek.



Dünya Kırım Tatarları kongresi katılımcıları, küresel toplumun Rusya’nın 1783 yılından itibaren bugüne dek Kırım Tatarları halkını imhasını ve tarihi vatanları olan Kırım Hanlığını yok etmesini soykırım olarak tanıması çağrısında bulundu.
Özgürlük Radyosu çağrının kongrede küresel toplum ve Birleşmiş Milletlere yapıldığını bildiriyor.
2 Ağustosda kabul edilen çağrıda, Kırımın 1783'de Rusya tarafından işgalinden sonra, Rusya’nın geçmişte ve bugünde Kırım tatarları topluluğuna Kırım yarımadasını terk etmeleri için sistematik olarak baskı uyguladığı belirtiliyor.
19. ve 20. Yüzyıllar arası 1,5 milyon Kırım Tatarı anavatanlarını terk etmek zorunda bırakıldı. Sovyetler Birliği saltanatı döneminde sadece entelektüel sınıf ve manevi kültür unsurları yok edilmekle kalınmadı aynı zamanda 18 Mayıs 1948'de Kırım Tatarları temsilcileri sürgüne tabi tutuldu. Çağrıda belirtildiği üzere ; Sürgün edilenlerin trajik koşullarda, kalan Kırım Tatarları nüfusunun neredeyse yarısı ise soykırım şartları altında öldü.
Aynı şekilde çağrıda altı çizilen bir nokta ise Sovyetler Birliğinin Kırım Tatarlarının Kırıma geri dönmeden sürgün edildikleri yerlerde kalmaları için tüm imkanları kullandıkları.
Kongrenin yaptığı çağrıda şu şekilde ifade ediliyor: 'Bugünkü Rusya Federasyonu, Çarlık Rusya’nın ve Sovyetler Birliğinin 'mirasını devralarak', 28 Şubat 2014'de tüm uluslar arası normları ve insan haklarını yok sayarak, Kırım yarımadasını ilhak etti. Şimdiye kadar ve bugüne dek Rusya sistematik olarak Kırım Tatarlarının temel hak ve özgürlüklerini görmemezlikten gelen asimilasyonu hızlandırmak için baskı uygulama, cinayet, hapis cezası, direniş gösteren ve uygulamalara karşı duranları sürgün etme poltikalarını izlemeye devam ediyor.
UNİLAN sitesinin notu: Dünya Kırım Tatarları Kongresi 1-2 Ağustos arası Türkiye’nin başkenti Ankara’da gerçekleştiriliyor. Etkinlik, Kırım Tatarları aktivistlerinin Rus güvenlik servisinin takibinden dolayı, Kırım Tatarlarının anavatanları Kırımda düzenlenmiyor. Aynı şekilde Kırım Tatarları liderleri Mustafa Cemilev'in ve Rıfat Çeburov'un yarımadaya girişleri yasaklanmıştı.
2014 yılının Mart ayında Rusya Kırım'ı ilhak etmişti. Ukrayna ve Batı bunu tanımayarak bölgeyi Ukrayna toprakları olarak kabul ediyor.

Krasnodar Kray’da, Şapsığ köyü Bolşoy Kiçmay’da 28 Temmuz günü polis öğrenciler ve velilerle görüştü.
30 Temmuz 2015 13:03
Şağsığların en büyük yerleşim yeri olan Bolşoy Kiçmay köyü, Kıyı Boyu Şapsığlarının gayri resmi başkenti olarak biliniyor. Köyün Adıgece ismi Şaheçey.
Lazarevsk emniyeti, 28 Temmuz günü, okulların tatil olmasına rağmen, Kiçmay okulu öğrenci ve velilerini katılımın zorunlu olduğu bir toplantı için okula çağırdı. Emniyet güçleri, öğrenci ve velileri, 21 Mayıs sürgünü için katıldıkları program hakkında sorguya çekti. Kiçmay’da yapılan sorguya emniyet güçleriyle beraber, savcılığın emriyle Gençlik Komisyonu’ndan bir heyet de katıldı.S
Aheku’dan Avraam Şmuleviç’in bildirdiğine göre, Ekstremizmi engelleme programı çerçevesinde yürütülen sorguda öğrencilere “programa gönüllü olarak mı katıldıkları”, “’sürgün ve yapılan anma programı hakkında ne düşündükleri” ve “programa ailelerinin zoruyla katılıp katılmadıkları” soruldu.

Kabardey-Balkar’da gençlik bakanlığı kurulacak

kabard
Kabardey-Balkar Devlet Başkanlığı basın sözcülüğünün, Kuzey Kafkasya haber ajansına (Северо-Кавказские новости) yaptığı açıklamaya göre, gençler tarafından işlenen suçların engellenmesi ve aşırı dinciliğin gençler arasında yayılmasını durdurmak amacıyla özel bir bakanlık kurulacak.
Bu bakanlık Kabardey-Balkar merkezi ve yerel yönetim organlarını koordine ederek bu suçların önüne geçecek. Bakanlıkta çalışacak personel ve bakan henüz atanmadı.
Yeni bakanlığın oluşturulma kararı 27 Temmuz’da yapılan toplantıda alındı. Toplantıya hükümet ve belediye bakanları iştirak etti. Toplantıda Kabardey-Balkar Başkanı Yuri Kokov, gençlik politikası ve ekstremist idelolojiye karşı durma konusunda Kuzey Kafkasya Federal Bölge Özel Temsilciliği konseyindeki toplantıyla ilgili bilgiler verdi.
Kokov ekstremizmin yayılmasını engellemek için tüm bakanlıkların ortak çalışması gerektiğini ifade etti.
Haber:ajanskafkas
Akhtarpa bağlaması ve Akhtarpa kültürü
Abazalarda eskiden 52 çeşit akhtarpa bağlama yöntemi varmış. Bir çoğu unutulmuş ama neyse ki hala bir kaç bağlama şekli biliniyor.


Kafkasya’da hırsızlık istatistiği

Federal Vergi Hizmeti 2014 alışveriş merkezi hırsızlıklarını gösteren bir istatistiktik yayımladı. Geçen yıl Rusya genelinde süper marketlerden 930 milyon ruble değerinde mal çalındı. En çok hırsızlık 508 milyon ruble olmak üzere Moskova’da yapıldı.



Federal Vergi Hizmeti 2014’te Rusya Federasyonu’nda bulunan süper marketlerde yapılan hırsızlıklarla ilgili istatistik oluşturdu. Vatandaşlar 930 milyon ruble değerinde mal çaldı. Bu rakam 2013’te 638 milyon ruble idi.
İstatistiğe göre Rusya Federasyonu’nda en az hırsızlık yaşanan ülkeler Çeçenya, İnguşetya ve Dağıstan. Bu ülkelerde bazı marketlerde hiç hırsızlık olayı yaşanmadı.
En fazla hırsızlık olayı Moskova’da yaşandı. Rakamlara göre Moskova’da 508 milyon ruble değerinde hırsızlık yapıldı. Bu Rusya genelindeki hırsızlığın yüzde 55’i. İkinci sırada 139,9 milyon ruble ile Krasnoyarsk bölgesi, üçüncü sırada ise 78,8 milyon ruble ile Sverdlovsk bölgesi bulunuyor.

1. Çerkes kelimesi 'z' ile değil 's' harfi ile yazılır.

Çerkes kelimesi 'z' ile değil 's' harfi ile yazılır.
Herkez - herkes gibi düşünün.

2. Çerkes kızlarının hepsi de güzel değildir.

Çerkes kızlarının hepsi de güzel değildir.
Ama %99,9 'u güzeldir.

3. Çoğu yerde yediğiniz Çerkes tavuğu aslında gerçek Çerkes tavuğu değildir.

Çoğu yerde yediğiniz Çerkes tavuğu aslında  gerçek Çerkes tavuğu değildir.
Asıl adı Şıpsı'dır.  Yanında "paste" ile beraber verilir. Şıps paste Çerkes mutfağına ait önemli yemeklerden biridir. Bu yemeğe o kadar önem veriliyor ki Çerkesya'daki geleneklere göre tavuğun hangi kısmının kimin tarafından yeneceği yemek sofraya gelmeden (misafirlerin saygınlık+yaşlarına göre) belli oluyor. Bu yüzden de çocuklara hep kanatlar düşüyor...

4. Çoğu yerde yediğiniz Çerkes peyniri aslında gerçek Çerkes peyniri değildir.

Çoğu yerde yediğiniz Çerkes peyniri aslında gerçek Çerkes peyniri değildir.
Beyaz peynir ile lor peyniri arası bir yapısı vardır. İnek sütünden yapılır. Kaynamış sütten üretildiği için taze olarak tüketilebilir. Tuzlanıp saklanırsa buzdolabına koymaya gerek yoktur, kuru ortamda bir kaç ay bozulmadan durabilir. Piyasaya yeni yeni sürülen ve taze kaşara benzeyen başarısız taklitleriyle uzaktan yakından alakası yoktur.

5. Çerkesler dinler ve yasalardan çok Xabze'ye göre yaşarlar.

Çerkesler dinler ve yasalardan çok Xabze'ye göre yaşarlar.
Xabze Çerkeslerin töreleri, hayat yasaları, gelenek görenek ve adetlerine verdikleri isimdir. Yazılı bir dayanağı olmayan fakat kesin yaptırımları olan adetlerdir.

6. Çerkesler, Kafkasya'nın otokton halkıdır.

Çerkesler, Kafkasya'nın otokton halkıdır.
Ne Orta Asya'dan Türklerden gelmelerdir, ne de Rus kökenlidirler.

7. Kafkas dansı olarak izledikleriniz Çerkeslerin dansları değildir

Kafkas dansı olarak izledikleriniz Çerkeslerin dansları değildir
Türkiye diasporasında Kafkas dansı olarak gösterilen danslar genelde Azerilere aittir.  Evet, kıyafet olarak iki milletin dansları bir birine benzese de izlenildiğinde dağlar kadar fark olduğu ortadadır :)

8. Şeyh Şamil'in Çerkeslerle hiç bir alakası yoktur.

Şeyh Şamil'in Çerkeslerle hiç bir alakası yoktur.
Kendisi Dağıstanlı bir Avar Türkü'dür. Ruslara karşı savaştığı doğru olsa bile Çerkesler gibi özgürlük savaşı değil, cihat mücadelesi vermiştir.  Çerkesleri de buna katmak için Çerkesya'ya geldiğinde Çerkesler tarafından "sen bize şeriat getireceksin" denilerek kovulmuştur.

9. Kış olimpiyatlarının yapıldığı Soçi şehri Çerkes şehridir.

Bu sene kış olimpiyatlarının yapıldığı Soçi şehri Çerkes şehridir.
Bu olimpiyatlar Çerkes mezarları üzerinden yapılmıştır.

10. 21 Mayıs 1864 Çerkes Sürgün ve Soykırımı dünyanın en büyük soykırımlarından bir tanesidir.

21 Mayıs 1864 Çerkes Sürgün ve Soykırımı dünyanın en büyük soykırımlarından bir tanesidir.
Çarlık Rusya'sı tarafından gerçekleştirilen bu soykırımın 151.yılına girdik.